21 Nisan 2014 Pazartesi

Beltane Yaklaşıyor!

Pagan bayramlarından biri olan Beltane yaklaşıyor! 1 Mayıs'ta beltane için kutlama yapmak isteyen Paganlara buradan duyurulur! Mumlarınızı, sunağınızı, çiçeklerinizi hazırlayın!

Beltane kısaca yazın geldiği ve doğanın tekrar canlandığı gündür. Vikalar bunu Tanrı ve Tanrıçanın evlendiği gün olarak görürler. Eski Paganizm inancında Tanrılara ve Tanrıçalara yaz geldiği için ve bereketli bir yaz olması için Beltane'de dua ve şükredilirdi. Bugünün sembolleri büyük ateşler, bitkiler ve hayvanlardır. Eskiden İrlandalı ve Kelt Paganlar bu bayramı ziyafetler vererek, şarap içerek ve eğlenerek kutlarlardı. Ne kadar sabırsızlandığınızı şimdiden hissedebiliyorum!

Sizler için iki tane örnek Beltane kutlama fikri düşündüm. Sizler de bu örneklerden yola çıkarak kendi beltane kutlamanızı yapabilirsiniz. İlk fikir zamanı ve gerekli malzemeleri olan Paganlar içindir. İkinci fikir ise yeterli  zamanı olmayan veya gerekli malzemeleri temin edemeyecek Paganlar için. Kendinize uygun olan kutlamadan yola çıkarak kendi kutlama şeklinizi bulup Beltane'i kutlayabilirsiniz. Şimdiden Tanrılar ve Tanrıçalar yaz günlerinde sizleri kutsasın! Beltane sizlere mutluluk, sağlık ve huzur getirsin!

Fikir 1: Eğer bir sunağınız varsa sunağınızı canlı çiçekler ile süsleyebilir, sunağa bir kadeh şarap koyabilir ve Beltane'in sembolü olan ateş için de mumlar kullanabilirsiniz. Bunun ardından duşa girip rahatlayabilir ardından eğer ritüel giyisileriniz varsa onları giyerek sunağınızın önünde meditasyon yapabilir, yaz mevsiminin size mutluluk getirmesi için dua edebilirsiniz. Devamında ise şarap içip, güzel bir ziyafet çekebilirsiniz! Kız veya erkek arkadaşınız da Pagansa o da size bu kutlama esnasında katılabilir. Unutmayın Paganizmde iki kişinin yaşadığı aşk ve cinsellik kutsaldır.

Fikir 2: Duşa girip meditasyon yapabilir, rahatlayıp arındığınızda istediğiniz kadar mum yakabilirsiniz. Gökyüzünü izleyebilir, doğanın ne kadar güzel olduğunu görebilirsiniz. Meditasyon yapabilir, dua edebilirsiniz. Kendinizi mutlu edecek her şeyi yapabilirsiniz! Sevdiğiniz bir yemek hazırlayabilir, şarap veya içki içebilirsiniz. Yukarıda da belirttiğim gibi eğer Pagansa kız veya erkek arkadaşınızı da kutlamaya dahil edebilirsiniz! Baltane bayram! Onu huzur içinde ve mutlulukla geçirin!

16 Nisan 2014 Çarşamba

İnançlarla İlgili Bir Anket

Türkiye'de ki din çeşitliliğini görmemiz için yararlı olacağına inandığım bir anket. Herhangi bir bilgi girmeniz gerekmiyor. Oy kullanıp geçiyorsunuz.

Anket sonuçlarını görmek ve oy kullanmak için buraya tıklayın.

Türk Mitolojisinde Tanrılar ve Tanrıçalar - 3


Oğuz Han
: Mitolojide Türklerin atasıdır. Oğuz Kağan Destanı'nın ana karakteridir. Bütün yaşamı boyunca bozkurt Oğuz Han'a kılavuzluk etmiştir. Yüzünün rengi maviye çalar. Gözleri kırmızıdır. Ağzı ateş gibidir. Çok çabuk büyümüştür. Doğar doğmaz yemek yemiştir. Sadece bir kez süt içmiş, ondan sonra çiğ et ile beslenmiştir. Gücü sembolize eden boynuzu tacı vardır. Babası oan Kara Han'ı öldürür. Ormanda tek boynuzlu bir yaratığı da öldürür. Bu canlının gergadan olduğu iddia edilir fakat şeytan olma ihtimali de vardır.



Ürüng Ayığ Toyon: İlk insanı yaratan gökyüzü tanrısıdır. Dünyayı idare eder, toprağı bereketlendirir, savaşta kahramanları korur, ölenleri ise diriltir. Bolluk onun sayesinde olur. İnsanların ısınması için güneşi o yaratmıştır. Ona kurban olarak beyaz at sunulur. Bu beyaz at törene doğaya bırakılır ve ona bir daha asla el sürülmez. Temsili hayvanı kartaldır. Göğün 13. katında oturur. Kendisi ak, beyaz, saf olarak tasvir edilir.


Su iyesi: Suyun koruyucu ruhudur. Su iyeleri insanlara zarar vermeyen cisimsiz varlıklardır. Ak giyisiler giyinirler ve suları korurlar. Bazıları deniz kızı gibiyken bazıları ise boynuzlu saçsız, sakalsız tasvir edilir. Korudukları suyun derinliklerindeki bir kayanın altında, sarayda yaşarlar. Su iyelerinin huyunu anlamak neredeyse imkansızdır. Hiç beklenmeyen bir anda suyu dalgalandırıp insanları, hayvanları boğabilir.


Kübey Hanım: Doğum Tanrıçasıdır ve doğum yapan kadınları korur. Süt gölünden getirdiği sütü doğacak olan çocuğun ağzına damlatır. Böylece daha fazla süt içmek isteyen çocuk doğmak ister. Çocuğa ruh verir. Yaşam Ağacının içinde yaşar. Bu Ağacın kökünden Yaşam Suyu(Bengisu) akar. Çıplaktır ve ayakları ağaç kökü şeklindedir. Orta yaşlı görünür. Ciddi bakışlıdır. Uzun saçları vardır. Yaşam ağacı ve Kübey ışık saçarlar. Hamile kadınlar doğum yaparken gökten inip onların ağrılarını hafifletir. Çocuk doğduktan üç gün sonra gider. Yeryüzünde saf ve temiz olan her şeyi korur.


Bürküt Ana: Kartal Tanrıçadır ve şamanları yeryüzüne getirmiştir. Şaman olacak bir çocuğun ruhu bir kartal tarafından yutulur. Bu kartal güneşlik bir bölgeye göç eder. Bu çayırların ortasında kırmızı bir çam ile kara bir kayın vardır. Kartal yumurtasını bu ağaçlardan birinin tepesine bırakır. Bir süre sonra yumurta çatlar ve içinden bir çocuk çıkar, ağacın hemen altında bulunan bir beşiğe düşer. Buryatların ilk şamanı Bürked adını taşır. İstediği zaman rahatlıkla öbür dünyaya atlayabilir. Bazı Türk boyları kartaldan türediklerine inanırlar. İyi şamanlar kızıl çam üzerindeki kızıl yumurtadan, kötü olanlar ise kara kayın üzerindeki kara yumurtadan çıkarlar. Bu kartal tüm ömrü boyunca o şamanı korur ve yardımcı olur. Bu kuş o kadar büyüktür ki, ay onun sağ kanadını, güneş de sol kanadını ancak kapatır.


14 Nisan 2014 Pazartesi

Türk Mitolojisinde Tanrılar ve Tanrıçalar - 2


Mergen Han: Gökyüzünün 7. katında oturan Mergen Han bilgelik Tanrısıdır. Her şeyi bildiği için her şeye gücü yeter. Ülgen gibi Mergen de ok ve yay kullanır. Attığı ok hedefini asla şaşırmaz. İnsanlara bilgelik verir ve Ülgen'in oğludur. Ayrıca Mergen efsanelerde kahramanlara verilen bir unvandır. Kelime Ber-Per-Mer kökünden türemiştir. Okçu, nişancı, kahraman demektir. Moğolca'da ise bilge anlamına gelir.


Umay: Doğum ve bereketin Tanrıçasıdır. Omay, Ibay, Ubay, Humay olarak da anılır. Umay, anne tanrıçadır. Doğacak çocukları belirler ve hamile kadınları, bebekleri, yavru hayvanları korur. Üç boynuzu vardır, beyaz elbiseler içerisindedir. Yaşlı olmamasına rağmen yere kadar uzanan beyaz, gümüşten saçları vardır. Orta yaşlı görünür. Kuş kılığına girebilir, kanatları vardır. Yaşam ağacının sahibidir ve yeryüzüne bereket dağıtır. Yanında bir kuğu ve zarif bir at ile betimlenir. İsmi Um-Om kökünden gelir. Umay Moğolca'da rahim anlamına gelir. Omay ise seçkin, güzide demektir.


Yayık: Göğün üçüncü katında oturan, ırmakların ve göllerin Tanrısıdır. 17 ırmağın kavuştuğu yerde yaşar. Irmaklara, sulara ve rüzgarlara hükmeder. Kamçısı şimşektir. Su yılanı veya su ejderi kılığına bürünebilir. İnsanları kötülüklerden korur ve şamanlara yardım eder. Kendisine cansız nesne kurban etme törenleri yapılır. İlkbaharda atların ve davarların ilk sütleri ile bulgur karıştırılıp ırmağa dökülür. Şamanlar tarafından koruçı(koruyucu) olarak nitelendirilir.


Suyla: Su, güneş ve ayın kırıntılarından yaratılmış Tanrı. At gözlü, kartal gagalı, eşek kulaklı ve yılan saçlıdır. Ağaçkakan ile yakından ilişkilidir. Suyla, insanların yaşamlarını denetler ve bir değişiklik olursa Ülgen'e bildirir. Ülgen'e kurbanların ruhunu ulaştırır. Şamanları kötü ruhların saldırısından korur. Ülgen'in en önemli yardımcılarından birisidir. İsmi su-suy-suv kökünden gelmiştir. Soy, soyluluk, soyutluk anlamı taşır.



Ayzıt: Tıpkı Aphrodite gibi güzellik tanrıçasıdır. Aşkın ve güzelliğin sembolüdür. Kuğularla bağlantılıdır. Kuğular bu sebeple kutsal sayılır ve dokunulmazlardır. Kuğular biçim değiştirmiş kutsal kızlar olarak kabul edilirler. Ayzıt gümüş renkli bir kısrak şekline bürünüp yeryüzüne inebilir. Beyaz bir şapkası ve çıplak omuzlarında beyaz bir atkısı vardır. Çocukları ve hayvan yavrularını korur. İnsanlara sevgi ve ilham verir. Ayzıt'ın kızları da kuğuya dönüşebilir. Beyaz turna kuşu da Ayzıt'ı simgeleyen hayvanlardan biridir. Ay tanrıçası olan Ay'a da ışık saçar ve ismi buradan gelmektedir. Aşk her zaman ışık ve parlaklıkla simgelenir. İsmi Ay kökünden türemiştir ve ay gibi parlak demektir.

13 Nisan 2014 Pazar

Türk Mitoloji Ansiklopedisi

Yardım sever birisi tarafından bana yollanan ve yararlı bulduğum bir ansiklopedinin linkini buraya koyuyorum. Umarım sizler de yararlı bulursunuz.

Buraya tıklayarak indirebilirsiniz: Türk Mitoloji Ansiklopedisi

Türk Mitolojisinde Tanrılar ve Tanrıçalar - 1





Ak Ana
: Türk mitolojisindeki en kudretli Tanrıçalardan birisidir. Alt kısmında denizkızı gibi çok uzun bir balık kuyruğu bulunur. Kuyruğu hafif maviye çalan bir renktedir. Etrafında denizyıldızları dolaşır. Hayatın başlangıcına dair ne varsa hepsine ruh vererek yaşam döngüsünü başlatmıştır. Ülgen'e yaratma emrini verip tekrar yaşam alanı olan suların içine dönmüştür. Bu bağlamda her şeyin annesi olduğu söylenebilir. Işıktan bir kadın silüeti şeklindedir. İlginç olan özelliği ise bir çok kültürde boynuz eril yönü simgelemesine rağmen Türk kültüründe Ak Ana da dahil bir çok tanrıçanın boynuzları vardır. Ülgen, Ak Ana'yı dinler ve yaratır. Böylece hayat başlar. Ülgen, Dünya'ya destek olması ve onu taşıması için de üç balık yaratır.


Kayra Han
: Tanrıların en büyüğü ve babasıdır. Gökyüzünde on yedinci katta oturur ve tüm evreni yönetir. Kötü bir tanrı değil, aksine iyilik yönü ağır basan bir tanrıdır. Görkemli bir varlığa sahiptir. Somut nitelemeler pek fazla yapılmamış ancak soyut yönü üzerinde daha çok durulmuştur. Ana ve Ata olarak (hem eril hem dişil, yani nötr olarak) tanımlandığı kaynaklar mevcuttur. İsmi zaman zaman Kara Han olarak da anılsa da bu doğru kullanım değildir. Deniz Karakurt bu konuda: "Kayra Han ile Kara Han aynı kişi olarak nitelense de bu durum sesbilimsel ama yaygın bir yanlışlıktır. Çünkü Kara sözcüğü içerisinde daha çok olumsuz anlamlar barındırır. Kara Han farklı bir mitolojik kişiliktir (Oğuz Han’ın babasıdır)." demiştir. Kayra Han yeryüzünü yarattıktan sonra dokuz dallı bir ağaç dikmiştir. Bu ağaç meşhur Yaşam Ağacıdır ve ruhlar alemi ile insan alemini birbirine bağlar.


Ülgen: Kayra Han'ın oğludur. Gökyüzünde on altıncı katta oturur ve göksel olayları kontrol eder. Tıpkı Zeus, Thor ve diğer gök ile ilişkili tanrılar gibi Ülgen'in de en büyük silahı şimşeklerdir. Ülgen ve çocukları tamamen insan şeklindedir. Ülgen, iyi niyetli bir tanrıdır. Gök Tanrı olarak anıldığı da görülmüştür. Altın Dağ’da, altın kapısı olan altın bir sarayda yaşar ve altın bir taht üzerinde oturur. Biri ak, diğeri kara iki taşla gelerek (veya Korbolko Kuşu ile bu taşları göndererek) insanlara ateş yakmayı öğretmiştir. Yaşlı ve bilge bir görünüm ile tasvir edilir. Üç, altı, dokuz ya da 12 yılda bir görkemli törenler yapılarak kendisine beyaz kısrak kurban edilir. Üç börkü (başlığı) vardır, uzun sakallıdır. Aslında çoğu zaman bir karısından bahsedilmediği halde birkaç yerde eşinin adı “Taz Hanım” (Kel Hanım)’dır. Bindiği hayvan da Kelke adlı kel bir öküzdür.


Kızagan Tanrı: Ülgen'in oğlu ve savaş Tanrısıdır. Çok güçlü ve yenilmez bir savaşçıdır. Gökyüzünün dokuzuncu katında yaşar ve eril yönleri temsil eden Mars ile yakından ilişkilidir. Kızıl yularlı, kızıl buğra sırtındadır. Asâsı gökkuşağıdır. Kızıl renk ile simgelenir. Savaşçıları korur. (Kız/Kıs/Kıy) kökünden türemiştir. Öfkenin ve kanın rengi olan kızıl sözcüğü aynı kökten gelir. Kıskanmak fiilini de barındırır. Güçlü, Kuvvetli, Öfkeli demektir. Kızmak fiilinin çekimli halidir.


Erlik
: Sağlam gövdeli, atletik yapılı yaşlı bir varlık olarak düşünülür. Gözleri, kaşları kara renklidir. Çatal sakalı dizlerine değin uzanmıştır. Yaban domuzunun azı dişlerine benzeyen bıyığı kulakları üzerine yerleşmiştir. Kara ve kıvırcık saçlıdır. Çenesi tokmağa, boynuzları ağaç köklerine benzer. Kana benzer parlak yüzlü Erlik'in, kara demirden kılıcı ve kalkanı vardır. Bineği kara at ya da kara boğadır (belki de öküz). Erklig Kan, Eski Uygur sanatında boğa ya da öküze binmiş olarak tasvir edilmiştir. Tıpkı Seth ve Loki gibi hileci bir Tanrıdır. Erlik Han lanetlenmiştir, Ülgen, yarattığı karada Yaşam Ağacının dokuz dalından kendi halkını türetir. Erlik bu halk benim olsun der Ülgen'e . Ülgen de ona git kendi halkını kendin bul deyip Erlik'i geri çevirir. Ülgen halkının bu ağacın yalnız doğuya bakan 5 dalından istifade etmelerine izin vermiştir. Kalan dört dalı yasaklamıştır. Erlik gidip bu halkı baştan çıkarır. Erkek olan Törüngey ile dişi olan Eje, Erlik'in şu sözüne kanarlar "Bu dört dal aslında size yasak değildir, meyveleri de pek tatlıdır. Dilediğinizce yiyin." Erlik sonra ağaca bekçi bulunan yılan uyurken ağzına girer ve ağaca çıkar, Eje'ye müsaade ettiğini söyler. Bunun üstüne Eje meyveden yer, Törüngey'in de ağzına sürer. Ülgen durumu fark eder ve Erlik'i yer altına gönderir. Eje'ye "Sen benim sözümü tutmadın bundan sonra gebe kalasın ve doğum sancıları çekesin" der. Yılana "Sen benim sözümü tutmadın, bundan böyle Şeytan diye bilinesin, herkes seni ezmeye öldürmeye çalışsın" der. Törüngeye "Sen benim sözümü tutmadın, 9 kızın 9 oğlun olacak ve hepsinden sen sorumlu olacaksın, insan neslini sen çoğaltacaksın"der. "Hepinizi hanemden kovuyorum, dünyaya gönderiyorum, burada sizi ben beslerdim, ben korurdum, artık kendinizi besleyip koruyacaksınız, bir daha da sesimi duymayacaksınız!" diye ekler. Böylece Erlik insanoğluna ilk kötülüğünü etmiş olur. Erlik'in yeraltı şehrinde kendisi yarattığı kızıl güneşi de vardır fakat asla gerçek güneş gibi aydınlatmaz ve ısıtmaz.

12 Nisan 2014 Cumartesi

Orta çağda farklı olmak


Karikatür çevirisi yapmayı pek sevdiğimden dolayı sizlere bir karikatür daha tercüme ettim! Vizeler bittikten sonra tekrar yazılar yazmaya başlayacağım. O zamana kadar karikatürlerle idare edin. 

7 Nisan 2014 Pazartesi

Gaia Anne



İnternette dolaşırken bu karikatürü gördüm ve gerçekten çok hoşuma gitti. Sayfanın tamamen Türkçe olmasını istediğim için karikatürü de tercüme ettim. Karikatür kesinlikle bana ait değil ben sadece çevirisini yapıp buraya ekliyorum.

"İngilizceyi sizden öğrenecek değiliz!" diyenler için: orijinal hali

4 Nisan 2014 Cuma

Ölüm

Vize haftasına yaklaştığımızdan ve şu aralar yoğun derecede yerine getirmem gereken sorumluluklar olduğundan ne yazık ki yazı yazamıyorum ama sanırım ölüm ile ilgili kısa bir yazı yazmak şu an anlamlı olacaktır.

Evet, kısa süre önce birini kaybettik ve yaşamlarımızın Tanrılar ve Tanrıçalar tarafından bize bahşedilmiş ne kadar kutsal ve cömert bir hediye olduğunu tekrar anladık. Kaybettiğimiz kişiye tekrar atalarıyla birlikte yürüyebilmesi için, huzur içinde bu dünyayı geride bırakması için dualar ettik ve bir yandan da tekrar doğacağı için mutlu olduk. Unutmayın; yapraklar dökülür, güneş batar, mevsimler geçer, yağmur yağar ve durur. Bu onların bittiği anlamına gelmez. Onlar yok olmaz, sadece bizler onları daha fazla göremeyiz hepsi bu! Zamanı geldiğinde dökülen yapraklar tekrar yeşerecek, güneş tekrar doğacak ve giden mevsim geri gelecektir.

İnsanlar için ölüm böyledir. Birisi öldüğünde bu onun sonsuza dek yok olduğu anlamına gelmez. Ölüm sadece yaşam döngüsünün bir parçasıdır. Yaşam döngüsü devam ettiği sürece insanlar ölmeye devam edecekler. Paganizmde ölen insanların reankarne olacağına inanılır fakat bunun süresi kesin değildir. Örneğin; birisi bu gün ölebilir fakat 100 yıl sonra tekrar dünyaya gelebilir.

Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki cennet ve cehennem olayı da farklı biçimlerde Paganizmde belirtilmiştir. Tabi cehennem ateşlerle dolu herkesin yanıp kavrulduğu bir yer değildir veya cennet 70 tane kadınla doyasıya sevişeceğiniz bir yer de değildir. Öldükten sonra iyi ve onurlu bir hayat sürmüş olan bireyler bunun huzuru ile rahat olacaktır fakat dünya üzerinde kötü yaşam sürmüş kimseler ne yazık ki öldüklerinde vicdani rahatlığa kavuşamayacaklar bir nevi dünyada yaptıklarından utanacaklar ve bunun rahatsızlığını hissedecekler diyebiliriz. Peki Paganizme göre ne kötü diye sorarsanız: Hırsızlık, birini öldürmek gibi şeyleri örnek verebilirim.

Diğer bir özel durum ise askerler içindir. Paganizm savaşı asla desteklemez. Eğer problemi savaşmadan halletmenin bir yolu varsa o yol izlenmelidir fakat eğer bir savaş varsa bu savaşta onurunu ve ülkesini korumak için ölen cesur savaşçılar cennete gider. Burada cennet diyorum fakat bunun tabi ki inanç sistemlerinde adı farklı. Örneğin İskandinav mitolojisinde düşen askerlerin Valhalla'ya gittiği söylenir.

Buraya yabancı sitelerden bulup çevirisini yaptığım ölen veya ölmekte olan kişilere edilen duaları da yazıyorum. Böylece Paganizmde ölümü daha iyi anlayacaksınız.

Eski bir Kelt duası:

Dalgaların derin huzuru seninle olsun.
Esen rüzgarın derin huzuru seninle olsun.
Sessiz yeryüzünün derin huzuru seninle olsun.
Parlayan yıldızların derin huzuru seninle olsun.
Sonsuz huzurun derin huzuru seninle olsun.

Yazarı belli olmayan bir Pagan duası:

Sevgili -kişinin adı- artık ölüsün (veya ölen kişiyi rahatlatmak için ediliyorsa "ölüyorsun".)
Ama yalnız değilsin.
Biz burada seninleyiz
Sevgili ölüm seni bekliyor.
Sevgiyle yaşadın,
Sevgiyle gidiyorsun.
Yanında sadece,
Sevgi taşıyorsun.
Sevgimiz sana rehberlik etsin ve yolunu açsın.

Bir Vika duası:

(Bu duayı ederken mumlar kullanılabiliyor.)

Zaman geçti ve çark döndü.
Artık senin için gitme vaktidir.

Tanrılar ve Tanrıçalar ile,
Senden önce yaşamış ataların ile el ele yürüyeceksin.

Yüce annemiz seni,
Kutsal rahmine tekrar kabul etsin.

Yüce babamız seni,
Kutsal bilgisiyle tekrar aydınlatsın.

Onun size kavuşmasına,
Ve onu zarif bir hediye olan yaşamla kutsandığını bilmesine izin verin.

Onun kutsal sevginizi kazanmasına ve
Geride bıraktığı miraslar dünyasında,
Onu hatırlayacağımızı ve seveceğimizi bilmesine izin verin.

O dünyanıza girdiğinde,
Onu sevgi dolu kollarınızla kucaklayın ve,
Tekrar döndüğü evine onu sıcak karşılayın.

Onun sırları öğrenmesi için,
Kadim olanlarla konuşmasına izin verin.

Son adımları atması için ona güç verin.
Bu adımları huzurlu ve asil şekilde atmasına izin verin.

Geride kalan bizler onun ölümü için,
Elbet yas tutmalıyız.
Ama aynı zamanda bilmeliyiz.
O tekrar bütün olmak için,
Kutsal tanrılara ve tanrıçalara dönüyor.

Ağlamalıyız ama aynı zamanda da,
Ona verilen hayatı kutlamak için gülmeliyiz.

Ona ölümün mutlu tarafından da haberdar olduğumuzu ve,
Tekrar mutlu bir şekilde karşılaşacağımızı bildirin.

Ve biz bu mumlarla şimdi.(Burada eğer varsa mumlar yakılır.)
Onun hayat ateşine saygı duyuyoruz.
Bu mumların ateşi sönse bile biliyoruz ki,
O yaşamaya devam ediyor ve onun yaşama ateşi,
Asla sönmeyecek!
Şunu da biliyoruz ki o yeniden doğacak!

Onu elinden tutun ve
Kalbinize yönlendirin.
Çünkü doğru ve adil olan budur.

Sevginize giden yolda,
Şaşırmadan yürümesini sağlayın.

Not: Okuyuculardan özür diliyorum. Şu an saat 1:20 ve çok yorgun olmama rağmen bunları geç de olsa sizlere yetiştirmek için yazıyorum. Umarım söz verdiğim gibi bu paylaşımı akşam yapamadığım için beni affedersiniz.