Tarihle ilgili bilinen en büyük yanlışlardan biri günümüzden yola çıkılarak düşünüldüğünde varılan kadınların asla savaşmadığı kanısıdır. Günümüzde kadınların savaşması çok etik görülmez hatta bırakın savaşmayı, kadının çalışmasına karşı olan kişiler bile var toplumumuzda. Bu durum her zaman böyle değildi ve bir anda da olmadı. Bugün eski savaş meydanlarında kadının rolünü ve Yunan mitolojisinde bahsedilen Amazonlardan bahsedeceğiz.
Öncelikle toplum yapısının bu konuda çok önemli olduğunu kabul etmek gerekli. Barbar toplumlarda kadınların da erkekler kadar savaşçı olduğu su götürmez bir gerçektir. Bunun sebebi barbar toplumların eşitlikçi yapısıdır. Barbar bir toplumda profesyonel ordu yoktur. İnsanlar göçebedir ve hepsi savaşa hazırdır. Bu toplumlardan bir örnek vermek gerekirse Vikingler çok popüler ve güzel bir örnek olabilir.
Birleşik Krallık sınırları içerisinde bulunun Viking mezarlarından çıkan kemiklerin incelenmesi sonucu cesetlerin arasında kadın cesetleri de olduğu ortaya çıktı. Bu demek oluyor ki Vikingler İngiltereyi yağmalamaya gittiklerinde kadınları da gemilerine kabul ediyorlardı. Mezarlarda yaygın olarak çıkan silahlar ise balta ve kılıçtı. Bir kadının savaşta balta kullanabilmesi inanılmaz bir şey. Bir sonra ki örnekte de bundan bahsedeceğim fakat kısaca değinmek gerekirse kadınlar erkeklerden %50 oranında daha az güce sahiptir. Bir kadın savaşta balta kullanabiliyorsa bu onun daha önce balta kullanma konusunda tecrübesi olduğu ve vücudunun gelişmiş olduğu anlamlarına da gelir. Bu da toplumda iş bölümü olmadığı, herkesin her işi yaptığını anlatır aslında bize. Barbar toplumlarda dikkat çeken özellik de budur zaten. Barbarlar inanılmaz eşitlikçi hatta anaerkil olmaya yakın toplumlara sahiptir.
Burada şuna da açıklık getirmek gerekir ki Viking savaşçılar aslen kılıç kullanıyorlardı. Kılıç alacak veya yaptıracak parası olmayanlar ise savaşa veya yağmalamaya ağaç kesmek için kullandıkları baltaları ile gidiyorlardı. Bunun yanı sıra Vikingler hakkında bilinen bir diğer yanlış bilgi ise boynuzlu miğfer kullandıklarıdır. Vikingler savaşa boynuzu olmayan miğferlerle gitmişlerdir.
Kadın savaşçılara dair diğer bir örnek ise Rusya-Kazakistan sınırında bulunan mezarlardır. Bu mezarlardan çıkan kalıntılar rahibelerin, savaşçı kadınların ve savaşçı rahibelerin hayatları hakkında bize bilgi veriyor.
Genç bir rahibenin mezarından bronz bir ayna, demir bir hançer(kurban vermek için olduğu tahmin ediliyor.), hayvan sembolleri şeklinde kolyeler yaban domuzu boynuzu ve bir de kaşık çıkartılmıştır. Mezarın küçük olması ve kemikler üzerinde yapılan incelemelerden yola çıkılarak bunun çok genç yaşta ölen bir rahibe olduğu söylenmektedir. Bu mezar dışında bulunan ilgi çekici mezarlardan birisi de kadın bir savaşçıya aittir. Bu cesur hanımefendinin mezarında bulunan eşyalar ise şöyledir: bronz ok uçları, boncuklar, kolyeler, bilezik ve bronz bir ayna. Kısacası evet, kadınlar tüm çağlarda savaşçı dahi olsalar güzelliklerine önem veriyorlardı. :) Bir diğer dikkat çekici nokta ise bu mezardan yakın dövüş ile ilgili bir silah çıkmamasıdır. Bu mezarların civarında bulunan gömülü at kemiklerinden anlaşılacağı üzere bu cesetlerin sahipleri ağır silahlar ve zırhlar kullanmak yerine at üzerinde seyahat edip ok ve yay kullanmayı tercih ediyorlardı. Bulgulara göre bu kemikler Sarmatlara ait.
Başka bir mezarda ise dini eşyalar ve silahlar aynı anda bulunmuştur. Bu da kemiklerin savaşlara katılan bir rahibeye ait olduğunu göstermektedir. Mezardan 40 adet bronz ok ucu, bir kısa kılıç, deniz kabukları (hazar denizinden alınmış), tebeşire benzer bir taş (seramoniler ve ritüeller için kullanıldığı tahmin ediliyor.) çıkmıştır. Kısacası bu mezar hem ritüellerde sözü geçen hem de savaşta kılıç sallayan bir kadına aittir.
Bu örneklerin dışında Büyük İskender'in babasına ait olduğu iddia edilen bir mezarın yanında bulunan başka bir mezarda da kadın bir savaşçının kemikleri bulunmuştur. (Bahsi geçen mezar çok büyük bir ihtimalle Büyük İskender'in babasına ait değildir fakat bazı çevreler öyle olduğunu iddia etmektedir.) Kadına ait olan mezarda mızrak ve savaş aletlerinin yanı sıra kendisine özel yapılmış bir zırh da çıkmıştır. Zırhın kadın savaşçıya ait olduğu bariz ortadadır çünkü kadın savaşçının bir bacağı ötekinden kısadır ve bacakları koruyan zırha bakıldığında orantısız olduğu net biçimde görülmektedir. Ayrıca kadının kemikleri incelendiğinde at üzerinde uzun yolculukların eseri olarak kemiklerde buna göre adaptasyon da tespit edilmiştir. Kısacası bu kadın savaşçı, kendisine özel zırh yapılacak ve at üzerinde savaşlara gidecek hatta ve hatta soyluların mezarına gömülecek kadar sayılan bir kişiydi.
Amazon mitine de kısaca değinmek gerekirse, Amazonlar hepimizin bildiği üzere kadın savaşçılardır ve Yunan mitlerinde anlatıldığı üzere Karadeniz'de yaşıyorlardı. Amazonlar erkeklerden nefret eden ve erkekleri topraklarına sokmayan kadınlar olarak anılıyorlardı ve İlyada destanında anlatıldığı kadarıyla Amazonlar sürekli yenilgilere uğramışlardır. Hepimizin çok iyi bildiği yarı tanrı Akhilleus Amazonların kraliçesi olan Penthesilea'yı öldürmüştür. Amazonlar hakkında diğer bilgiler ise kalkan ve mızrak kullandıklarıdır. Kalkanları ise normal kalkanların aksine hilal şeklindedir. Amazonların erkekleri öldürmelerinin sebebi olarak iki hikaye anlatılmaktadır. Birinci hikaye bir savaşta tüm erkek Amazonların ölmesi sonucu kadınların silahlanıp ülkelerini korumasıdır diğeri ise tanrıların başının erkek (Zeus) olmasıdır.
O halde tarih boyu savaşçı ve savaşçı olduğu kadar da güzelliğine düşkün olan kadınları sinirlendirmemeye özen göstersek iyi olur sanırım. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder